Allah'ın insanlığa gönderdiği dinler, tarih boyunca
inananlar tarafından bozula gelmiştir! Buna karşın yüce yaradan, şirkten uzak
kalmaları için kavimlere sürekli peygamberler göndererek tevhitteki yozlaşmanın
önüne geçmeyi amaçlamıştır. Ne yazık ki, insanoğlu her dönemde haddini
aşmıştır. Kimileri dini yetersiz bulup artırımlar yaparken, kimileri azaltmış!
Kimisi geçmiş kültürlerin etkisinde kalmış zamanla o kültürleri din
selleştirmiş, kimileri de dinden çıkar sağlamak amacıyla düzenekler kurmuştur!.
İslam düşmanlarının Hz. Muhammed sonrası, devreye girmesiyle İslam içindeki
yozlaşma da diğer dinlerde olduğu gibi
hız kazanmıştır. Kitap anlaşılmaz ilan edilerek, Allah resulünün tebliğ
ettiği dine, dinden olmayan bir sürü hurafe ve yalanlar katışmış, insani
yorumlar, iyi niyetle belirli zamanların sorunu çözme konusundaki içtihatlar,
dinden sayılmıştır. Dinde olmayan binlerce şey dinden sayılırken Allah'ın
kitabı etkisiz yetkisiz bir konumda bırakılmış, Müslümanlar kitabına yabancı kalmıştır. Kitabı anlaşılmaz ilan edenler ne hikmetse
Allah resulünden yaklaşık iki yüz elli üç yıl sonra metin tenkidi yapılmadan
toplanarak kitaplaştırılan rivayetleri
anlaşılır ilan ederek, Kitabın yerine oturtmuşlardır!. Tabiri caiz ise tevhit ameliyat edilerek reforma maruz
kalmıştır. Adeta İslam kılıfı içinde
yeni bir din ortaya konmuş!
Daha sonraki nesiller toplum içinde din adına
konuşulan her anlatımı ve çoğunluğu
bunlardan oluşan söz konusu rivayetleri
Kuran'ın anlamı zannı ile din haline getirmişlerdir. Toplumların Kuran dışı
kaynaklar yönelmesiyle Müslümanlar gruplara mezheplere, meşreplere, daha
sonrada tarikatlara bölünerek parça parça olmuşlardır. Her bir grup kendilerini
hak diğerlerini batıl görmesi yüzünden kardeş olmaları gereken müminler bir
birini kafir ilan etmeye başlamışlardır. Bu ihaneti görüp, Müslümanları Kuran'a
ve nebevi sünnete çağıran Hasan Basri ve İmamı Azam, Akif gibi alimlerimiz ya
cezalandırılmış yada itibarları yerle bir edilmiştir. İslam toplumları aklını
kullanmayıp hurafe bataklığına saplanması yüzünden, sosyal ve ekonomik
gelişmelere ayak uyduramamış topraklarını kaybetmiş birçoğu batılıların
sömürgesi olmuş, kaynaklarını halen emperyalist ülkelere peşkeş
çekmektedirler.! Bu gerilemeyi kimileri batılıların oyununa, kimileri
Müslümanların tembelliğine, kimileri de Kuran’ dışı uydurulmuş dinin insanlardaki
düşünme akıl etme yetisinin yok edilmesine bağlamıştır.! Neticede, günümüz
Müslümanları tarihte hiç olmadığı kadar fakir, ezilmiş, aşağılanmış, zelil ve
tefrikalara bölünmüş haldedir. Artık bir birini öldürmeyi dinin bir emri hatta
cihat sayma hadsizliğine düşmüş olanlar, kendilerine yeni tartışma alanları
oluşturmada yani kavga ortamı oluşturmada son derece başarılı olmuşlardır işte bu kavga alanlarının başını çeken
husus! Dinin kaynağı “Kuran mı, hadis mi”.?.. Yukarda da açıklandığı üzere
hadis üzerinden onlarca yüzlerce parçaya bölünmüş ümmete bu zulüm yetmezmiş
gibi KURAN üzerinden de yeni parçalanmalara yol aralandığını görmekteyiz.! Ne
gibi denirse; Uydurma ve iftira niteliğindeki
rivayetlerin dinin yerine konulmasına itirazı
olan müminler bir çoğu, sade bu yalanlara değil bütünü ile sünnet ve hadisi yok
sayma hadsizliğine doğru sürüklendikleri görülmektedir! Eski ve yeni düşüncelerin tartışılması yerine, parçaların bir
birine acımasızca ithamı ve hadis ve ayet üzerinden bir birlerini tekfir
ettiklerine şahit oluyoruz!
Bir sorun varsa ki var! Asırlardır saklanmaya çalışılıp bir türlü üstü
kapatılamayan bir tür tevhit ve şirk' in savaşı ! Mesele
din üzerinde oynanan oyunların neler olduğunun görünmesi ve hakikate
ulaşılması ise Maksat rızai ilahi
kazanmaksa, önümüzde örneğimiz var. Allah'ın resulünün övülen örnekliği ve
bunların neler olduğu açıkça kitapta belirtilmiştir.
Allah’ın
dininin aslına dönme konusunda atılacak her adımda kavga etmeden, bağırıp çağırmadan,
tartışmaların ön yargısız bir şekilde sürdürülmesi, tevhidin, adaletin, aklın, şefkatin,
özgürlüğün, mübaşire nin öncülüğünde Müslümanların fabrika ayarlarına dönmesi
yönünde bir cabaya güzel bir katkı sağlamak varken...!
Kendimiz gibi düşünmeyenlere karşı bu çirkinlik,
ötekileştirme, iftira, şahsiyetlerini
yok etmek...! Bunu kimin için, kim
adına, neden yaparız? Hem de din
Allah'ın, kavga niye bizim! Üstelik O böyle bir kavga istemezken!
Bu alandaki
güncel sorunlarımıza ilişkin birikimi, düşüncelerimi paylaşmaya çalışmaktayım.
Eleştirileriniz ve görüşlerinizi bekliyorum. Zira hata insan içindir! Kimse
yanılmaz değildir! Hepinize saygı ve sevgiler sunarım.
Allah'ın insanlığa gönderdiği dinler, tarih boyunca
inananlar tarafından bozula gelmiştir! Buna karşın yüce yaradan, şirkten uzak
kalmaları için kavimlere sürekli peygamberler göndererek tevhitteki yozlaşmanın
önüne geçmeyi amaçlamıştır. Ne yazık ki, insanoğlu her dönemde haddini
aşmıştır. Kimileri dini yetersiz bulup artırımlar yaparken, kimileri azaltmış!
Kimisi geçmiş kültürlerin etkisinde kalmış zamanla o kültürleri din
selleştirmiş, kimileri de dinden çıkar sağlamak amacıyla düzenekler kurmuştur!.
İslam düşmanlarının Hz. Muhammed sonrası, devreye girmesiyle İslam içindeki
yozlaşma da diğer dinlerde olduğu gibi
hız kazanmıştır. Kitap anlaşılmaz ilan edilerek, Allah resulünün tebliğ
ettiği dine, dinden olmayan bir sürü hurafe ve yalanlar katışmış, insani
yorumlar, iyi niyetle belirli zamanların sorunu çözme konusundaki içtihatlar,
dinden sayılmıştır. Dinde olmayan binlerce şey dinden sayılırken Allah'ın
kitabı etkisiz yetkisiz bir konumda bırakılmış, Müslümanlar kitabına yabancı kalmıştır. Kitabı anlaşılmaz ilan edenler ne hikmetse
Allah resulünden yaklaşık iki yüz elli üç yıl sonra metin tenkidi yapılmadan
toplanarak kitaplaştırılan rivayetleri
anlaşılır ilan ederek, Kitabın yerine oturtmuşlardır!. Tabiri caiz ise tevhit ameliyat edilerek reforma maruz
kalmıştır. Adeta İslam kılıfı içinde
yeni bir din ortaya konmuş!
Daha sonraki nesiller toplum içinde din adına
konuşulan her anlatımı ve çoğunluğu
bunlardan oluşan söz konusu rivayetleri
Kuran'ın anlamı zannı ile din haline getirmişlerdir. Toplumların Kuran dışı
kaynaklar yönelmesiyle Müslümanlar gruplara mezheplere, meşreplere, daha
sonrada tarikatlara bölünerek parça parça olmuşlardır. Her bir grup kendilerini
hak diğerlerini batıl görmesi yüzünden kardeş olmaları gereken müminler bir
birini kafir ilan etmeye başlamışlardır. Bu ihaneti görüp, Müslümanları Kuran'a
ve nebevi sünnete çağıran Hasan Basri ve İmamı Azam, Akif gibi alimlerimiz ya
cezalandırılmış yada itibarları yerle bir edilmiştir. İslam toplumları aklını
kullanmayıp hurafe bataklığına saplanması yüzünden, sosyal ve ekonomik
gelişmelere ayak uyduramamış topraklarını kaybetmiş birçoğu batılıların
sömürgesi olmuş, kaynaklarını halen emperyalist ülkelere peşkeş
çekmektedirler.! Bu gerilemeyi kimileri batılıların oyununa, kimileri
Müslümanların tembelliğine, kimileri de Kuran’ dışı uydurulmuş dinin insanlardaki
düşünme akıl etme yetisinin yok edilmesine bağlamıştır.! Neticede, günümüz
Müslümanları tarihte hiç olmadığı kadar fakir, ezilmiş, aşağılanmış, zelil ve
tefrikalara bölünmüş haldedir. Artık bir birini öldürmeyi dinin bir emri hatta
cihat sayma hadsizliğine düşmüş olanlar, kendilerine yeni tartışma alanları
oluşturmada yani kavga ortamı oluşturmada son derece başarılı olmuşlardır işte bu kavga alanlarının başını çeken
husus! Dinin kaynağı “Kuran mı, hadis mi”.?.. Yukarda da açıklandığı üzere
hadis üzerinden onlarca yüzlerce parçaya bölünmüş ümmete bu zulüm yetmezmiş
gibi KURAN üzerinden de yeni parçalanmalara yol aralandığını görmekteyiz.! Ne
gibi denirse; Uydurma ve iftira niteliğindeki
rivayetlerin dinin yerine konulmasına itirazı
olan müminler bir çoğu, sade bu yalanlara değil bütünü ile sünnet ve hadisi yok
sayma hadsizliğine doğru sürüklendikleri görülmektedir! Eski ve yeni düşüncelerin tartışılması yerine, parçaların bir
birine acımasızca ithamı ve hadis ve ayet üzerinden bir birlerini tekfir
ettiklerine şahit oluyoruz!
Bir sorun varsa ki var! Asırlardır saklanmaya çalışılıp bir türlü üstü
kapatılamayan bir tür tevhit ve şirk' in savaşı ! Mesele
din üzerinde oynanan oyunların neler olduğunun görünmesi ve hakikate
ulaşılması ise Maksat rızai ilahi
kazanmaksa, önümüzde örneğimiz var. Allah'ın resulünün övülen örnekliği ve
bunların neler olduğu açıkça kitapta belirtilmiştir.
Allah’ın
dininin aslına dönme konusunda atılacak her adımda kavga etmeden, bağırıp çağırmadan,
tartışmaların ön yargısız bir şekilde sürdürülmesi, tevhidin, adaletin, aklın, şefkatin,
özgürlüğün, mübaşire nin öncülüğünde Müslümanların fabrika ayarlarına dönmesi
yönünde bir cabaya güzel bir katkı sağlamak varken...!
Kendimiz gibi düşünmeyenlere karşı bu çirkinlik,
ötekileştirme, iftira, şahsiyetlerini
yok etmek...! Bunu kimin için, kim
adına, neden yaparız? Hem de din
Allah'ın, kavga niye bizim! Üstelik O böyle bir kavga istemezken!
Bu alandaki
güncel sorunlarımıza ilişkin birikimi, düşüncelerimi paylaşmaya çalışmaktayım.
Eleştirileriniz ve görüşlerinizi bekliyorum. Zira hata insan içindir! Kimse
yanılmaz değildir! Hepinize saygı ve sevgiler sunarım.